Site Logo

İlk Anadolu TakImIm KahramanmaraŞspor

Yıllardır İstanbul semt takımlarında futbol oynayan Abdullah Avcı ilk Anadolu takımı olarak Kahramanmaraşspor’da oynadığını ifade etti.

Futbolculuk dönemim inişli çıkışlı seyreden bir süreç geçirdiğini hatta Galatasaray ve Beşiktaş’tan teklif almasına rağmen önce memleketinin takımı Rizespor ardından ise Kahramanmaraşspor’u seçtiğini ifade eden Mili takım eski antrenörü Abdullah Avcı sporculuğuna dair bilinmeyenleri açıkladı.

Geçtiğimiz hafta TRT Sporda yayımlanan Birebir adlı programa konuk olan Mili Takım eski teknik sorumlusu Abdullah Avcı Kahramanmaraşspor’da çok önemli anları olduğunun dikkatini çekti.

“KAHRAMANMARAŞ’TA ÇOK GÜZEL ANILARIM VAR”

17 yıldır profesyonel futbol oynadığını ve sadece 1988 -1989 sezonunda Kahramanmaraşspor’a kiralık olarak gittiğine dikkat çeken Avcı, “Ben futbola doğduğum semt Vefa da başladım. Annem-babam Rize’den çıkıp Kasımpaşa’ya gelmiş. Karadeniz insanı ilginçtir, birileri bir yere gitti mi diğerleri de peşinden gelir. Kasımpaşa’nın yüzde 60’ı-70’i Rizelidir. Giresun Göreleliler vardır, biraz da Antalya Aksekililer. Ama bizim bulunduğumuz bölge, Rize ağırlıklı. Bu nedenle Büyük teklifleri red ettim kendi memleketimin takımı Rizespor’a transfer oldum.

 

****

 

Ardından 1988-1989 sezonunda Kahramanmaraşspor’a kiralık olarak gittim. Buradan önce birçok anılarım oldu. 16 müsabakaya çıkarak istikrarlı bir sezon geçirdim ve 5 defa gol sevinci yaşadım. Unutamadığım birçok anım oldu Kahramanmaraş’ta” dedi.

“BİZİM ZAMANIMIZDA AYAKKABI ALMAK BİR PROPLEMDİ”

Futbola başladığı dönemlerde yok zor anlar yaşadığını ifade eden Abdullah Avcı, “Ben İstanbul’un Göbeğinde büyümüş bir insanım. Futbol hayatımın çoğu İstanbul da geçti. Rize ve Kahramanmaraşspor’u bir kenara bırakalım tamamen İstanbul takımları ile çalıştım. O zamanlar bize örnek abilerimiz vardı. Beşiktaşlı bir abimiz vardı. Bizim rol modelimizdi. Semtimizin abisiydi o zaman vefa da oynuyordu. Oradan Beşiktaş’a gelmişti. Onun teşvikiyle vefa takımında futbola başladım. İlk antrenmana çıktığım günü hiç unutmam. 79-80 senesinde futbola başladığımda bize öğrettiklerini bugün prolisans kurslarında varlığını görüyorum. O kadar donanımlı bir adamdı. Allah rahmet eylesin. İlk antrenmana çıkar çıkmaz bu çocuğa lisans çıkartın dedi. Kampa yolladı. O gece uyuyamadım onun hayalini kurdum. Annem profesyonel olana kadar üç sene o zaman kulüplerde biliyorsunuz çamaşır yok, formalar yok elde yıkanıyor, toprak zeminin çamurlarını, ayakkabı almak problem 15 yaşındaki çocukların sponsorları var. Büyük sıkıntılar yaşadım. Haluk abinin tavsiyesiyle vefa genç takımında futbola başladım. üçüncü senenin sonunda Gençlerbirliği’nin 32 golle gol kralı olup bir çok kulübün gözdesi haline geldim. Futbolculuk dönemim inişli çıkışlı seyreden bir süreç oldu. Hayatta bazı kararlar sizi farklı yerlere taşıyor. Yukarı yada aşağı ya da gidebiliyorsunuz. 1986’da Galatasaray’ın ve Beşiktaş’ın beni istediği bir dönem oldu, bense Rizespor’u tercih ettim. Buda benim Futbol yaşamımın aşağı doğru seyretmesine yol açtı.”  

“BABAM FUTBOLCU OLMAMI İSTEMEDİ”

“O zamanlar Ben hem iyi bir öğrenci, hemde iyi bir futbolcuydum. Daha doğrusu futbola çok yatkınlığım vardı. Derslerimde çok iyiydi. Ama Vefa semtinde o zamanlar Tersaneler vardı. Babam Tersaneye gitmemi çok istedi. O zamanlar Tersanelere hayat kurtarıcı olarak bakılıyordu. Babam benim okumamı istedi. Futbolcu olmamı istemedi kendinin futbola ilgisi vardı ama hayatımı kurtarmam açısından tersaneye gitmemi istedi. Açıkçası futbolcu olmamı istemedi ama benim derslerimin yanı sıra futbol becerimin de üst seviyede olması ile birlikte Gençlerbirliği’nde 32 gol ile gol krallığını yaşamam ailemde çok büyük bir etki yarattı futbola yönlenmeme sebebiyet verdi. Ve başarılı bir sezon geçirdim. Daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediye sporda bu düzenimi devam ettirdim. Benimle beraber benim gibi futbola önem veren on arkadaşım daha vardı bu on arkadaşım hem okul hem de futbolu bir arada götüremedi benim futbol becerim onlara göre daha azdı ben okumanın yanı sıra futbolu devam ettirdim onlar ise futbolcu olamadı. Ben ise ilk profesyonel lig maçında hiç amatör ligde oynamadan profesyonel a takım kadrosuna seçildim orada da tecrübem lüks edince Vefaspor takımında 19 yaşında profesyonel kadroda yer aldım vefa spordan Karagümrüğe transfer oldum 17 sene profesyonel olarak futbol hayatım sürdü. Genellikle İstanbul bölgesi takımlarda mücadele ettim. İki senem dışarda geçti beni büyük takımlar istedi ama ben tercihimi memleketimin takımından yana kullandım. Dört büyükler dediğimiz takımlar yani Beşiktaş, Galatasaray gibi takımlar benim peşimdeydi. Kendi memleketimin takımı Rizespor’u tercih ettim. Buradan ise o zamanlar birinci lig de mücadele eden Kahramanmaraşspora kiralık olarak transfer oldum. Burada bir sezon mücadele ettim. Bunun dışında hiçbir dışarı takımı görmedim. İstanbul da futbol hayatım geçti.”

“TERCİHİM MEMLEKETİMİN TAKIMI OLDU”

Futbolculuk dönemim inişli çıkışlı seyreden bir süreç olduğunu, hayatta bazı kararlar sizi farklı yerlere taşıyor diyen Avcı,  “ Futbolda bazı kararlar sizi yukarı yada aşağı ya da gidebiliyor. 1986’da Galatasaray’ın ve Beşiktaş’ın beni istediği bir dönem oldu, bense Rizespor’u tercih ettim. Buda benim Futbol yaşamımın aşağı doğru seyretmesine yol açtı. 1986 yılında kendi memleketime futbolcu olarak hizmet etmeyi nasip oldu. Dostluklarımız her daim güzel oldu.19 85-86'da ben Karagümrük'te oynuyordum, ikinci ligde. Büyük takımların istediği, iyi bir oyuncu ve aynı zamanda gol kralı idim. Bonservisim Karagümrük'te idi. Beşiktaş'la anlaştık, satışımı bekliyorum. Transferlerde prosedürler vardı.  O ara devreye Rizespor, Antalyaspor girdi. Derken kendimi bir anda toprak sahası olan Rizespor'da buldum. 21 yaşındaydım. O zamanlar hatırı sayılır düzeyde siyasi isimler devreye girebiliyordu, ayrıca ben de Rizeliydim. Rizespor'un formasını giymekten oldukça mutluydum. Çok güzel anılarım oldu. Rize’ye futbolcu olarak geldiğimde Turgut Yılmaz Rizespor’da başkandı. Mesut Yılmaz da devlet bakanı idi. Benim Rizeli olduğumu öğrenince transfer etmek istediler.  Orada ilk dönem iyi geçti. Tanju, Samsun'da gol krallığına oynuyordu. İki basamak altında da ben gidiyordum. Hatta Galatasaray'ı yendik o yıl. 36. dakikada penaltıdan Galatasaray'a attığım gol sonrasında hep aşağı doğru gittik. Fırsat herkesin ayağına gelir, benim de geldi ama olmadı.”

“GİTTİĞİM HER TAKIMDA TAKIM KAPTANIYDIM”

Futbol hayatımda birçok takımda futbol oynadım ve her takımda takım kaptanlığını üstlendim diyen Avcı, “İlk Anadolu takımım Kahramanmaraşspor’du ve oraya 1 yıllık kiralık olarak gittim. 1 yıl boyunca Kahramanmaraşspor’da takım kaptanı olarak görev yaptım. İstanbul da istiklal caddesinin göbeğinde büyüyüp ve orada birçok takımda mücadele etmem rağmen ve özellikle Kasımpaşa sporda iyi bir çıkış yakalama rağmen kendi memleketim Rize de oynama kararı verdim. O zamanlar bana Galatasaray, Beşiktaş ve Anadolu takımların birçoğundan teklif geldi. O zamanlar siyasi gücünde önde olması ile kendi memleketimin takımına transfer olmak zorunda kaldım. Oradan da Kahramanmaraş’a bir yıllığına kiralık olarak transfer oldum. O zamanlar Kahramanmaraş’ın sahası topraktı. Kahramanmaraş spor ilk defa birinci ligde mücadele ediyordu bende o birinci lig kadrosunda yer aldım. O zamanda iyi sezon geçirdim. 17 yıl istikrarlı bir şekilde hiç ara vermeden düzenli futbolumu sürdürdüm. Kahramanmaraş’ta takım kaptanlığı yaparak takım arkadaşlarımla birlikte başarılı bir sezon geçirmemize rağmen maalesef takım ligden düştü. Takım ligden düşünce Kahramanmaraşspor’dan ayrılmak zorunda kaldım.”

“KAHRAMANMARAŞSPOR DÜŞTÜKTEN SONRA BİR DAHA TOPARLANAMADI”

Kahramanmaraşspor ligden düştükten sonra bir türlü toparlanamadı önce ikinci lige sonra üçüncü lige dönüş yaptı diyen Avcı, “Ben o sırada İstanbul spora transfer oldum. Kahramanamaraşspor liglerde asansör misali bir sezon iyi bir sezon kötü oyun tarzıyla bir türlü başarı yakalayamadı. Son olarak 2010-2011 sezonunda takımın şirket olmasıyla birlikte bir ivme yakalayarak üst üste iki yıl şampiyonluk yaşadı 2012-2013 sezonunda tekrar PTT 1. lige çıkarak bir başarı sağladı ama maalesef istikrarsızlık nedeniyle ligden düşen ilk takım oldu. Şimdi ikinci ligde mücadele edecek. Ben Kahramanmaraşspor dan ayrıldıktan sonra ki dönemde İstanbul spordan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyespor da da oynayıp futbola ilk başladığım yer olan vefa sporda noktaladım. İstanbul dışında iki farklı kulüpte oynamak benim için çok önemli bir duyguydu.

“FUTBOLCULUK KADAR TEKNİK DİREKTÖRLÜK KARİYERİMDE BAŞARILI”

17 yıllık profesyonel futbol hayatım böyle geçti ardından ise Teknik direktörlük kariyerim başladı diyen Abdullah Avcı, “Teknik direktörlük hayatımda ise İstanbul Büyükşehir Belediyesporda çok başarılı bir sezon geçirdim. Futboldaki tecrübemi oraya yansıttım. Daha sonra milli takımda görev aldım. Ülkem için iyi işler yaptığımı düşünüyorum. Şu anda hiçbir takımda görev almıyorum. Gelecek tekliflere açığım. Özellikle süperliğe yeni yükselen bir zamanlar futbolculuğunu ve teknik direktörlüğünü yaptığım İstanbul Büyükşehir Belediyesporu tebrik ediyor başarılarının daim olmasını diliyorum” dedi.

“YÜZDE 30 YERLİ”

Türkiye Liglerinin matematiğine dikkat çeken Avcı, “Yaş ortalaması 30. Bunun yüzde 50-55’i yabancılardan kurulu... Yüzde 15’ini de Almanya’dan gelen gurbetçiler oluşturuyor. Yüzde 30’u da Türkiye’den çıkmış oyuncuları içine alıyor ” dedi.

Yabancı oyuncu sınırlaması için ‘Baş mimarı Abdullah Avcı’ dendiğini, buna rağmen yorum yapmadığını dile getiren Milli Takım’ın eski Teknik direktörü, yabancı konusunu değil, ‘Türk Futboluna yatırım yapmaktan söz ettiklerini belirtti.

Avcı şöyle devam etti: “Bugün ligimizin yaş ortalaması 30. Bunun yüzde 50-55’i yabancılardan kurulu. Yüzde 15’ini Almanya’dan gelen gurbetçiler oluşturuyor. Hani bugün Türkiye’deki Süper Lig ile PTT 1. Lig’in 18’er takımına bak, 36 tane kulüpte Almanya‘dan gelmiş, yetişmiş ya da orada üst liglere çıkmış tutunamamış bir sürü oyuncular oynuyor. Yüzde 30’u da Türkiye’den çıkmış oyuncular oluşturuyor. 24 küsürlü bir yaş ortalaması ile de biz milli takımımızı oluşturmaya çalışıyoruz. 10 tane milli takımımızın yüzde 30’u gurbetçilerden kurulu...

Avrupa’nın en yaşlı ikinci ligiyiz. 2,5 milyon euroya oyuncu satmışız. Karşılığında da 40 milyon euro harcamışız. Eğitim ortamını yapmazsanız, yerli ve yabancılar arasında rekabet ortamını yaratmazsanız bu rakamlar karşınıza çıkabilir. Avrupa kupalarında Türk takımları ortalama 8 yabancı ile oynuyor. Sana kalıyor 3 ya da 4 seçenek. Onlar da zaten milli takımda oynayan futbolcular” dedi.

BAŞARI SEMBOLÜ”

Profesyonel kariyerine 1979’da Vefa'da başlayan Avcı, forvet bölgesinde forma giydi. Karagümrük, Rizespor, Kahramanmaraş, Bakırköyspor, İstanbulspor, Nişantaşı ve son olarak Vefa’da oynadı. 1999'da futbolu bırakan Abdullah Avcı; İstanbulspor'da Ziya Doğan, Metin Türel ve Aykut Kocaman'ın yardımcılığını yaptı. 2004'te Galatasaray PAF Takımı'nın başına geçti. Bir yıl sonra U-17 Milli Takımı'nda görev başladı ve ay-yıldızlı ekibi, 2005'te Avrupa Şampiyonu ve Dünya 4.'sü yaptı. 5.5 yıldır Bank Asya 1. Lig'den çıkardığı Büyükşehir’i çalıştıran Avcı, geçen yıl ekibine kupada final oynatmıştı.