Site Logo

Bİlİnçlİ olmak..

Dün dediğim gibi: ligde ilk devre bitti bitecek.
Bu lige nasıl başladık, hatırlar mısınız?
- Eski futbolcu borçları..
- Yeni futbolcu lisansları..
- Teknik direktörün ayrılması ve 1 gün kala yeni hoca anlaşması..
- Lige katılım bedeli..
Bütün bu sorunlarla karşı karşıyaydık. Ne yazık ki bu yüzden 2. Lig’e yükseldiğimize sevinemedik. 2. Lig’de iddialı olacağız diye maalesef sevinemedik..

Hatta artık lige başladığımız halde bir takım kaygılar oluştu:
- Acaba borçlar nasıl ödenecek?
- Acaba futbolcular parasızlığa tahammül edebilecekler mi?
- Acaba ligde kalır mıyız?
- vs. vs.

Ve korkulan oldu.. Bir çok futbolcu kaçtı. 5 Ay içerisinde başımıza gelmeyen kalmadı. Bu kadar uzun bir zaman diliminde kulübün ayakta kalabilmesi için, bazı gizli kahramanlar vardı. Onlar, öyle mütevazi ve öyle seviyeli insanlar ki, bir yardımda bulunurken ne basını çağırdılar, ne hediye kabul ettiler. Duyamadığımız için, kulüp kendi kendine ayakta durdu zannedenlerimiz oldu.

Peki kim bu memleketin takımına sahip çıkanlar?

Dediğim gibi destekleyenler oldu. Durdu Özbolat mesela yine geçen sezon gibi malzeme yardımında bulundu. Belediye zaman zaman otobüsün yakıtını karşıladı. Mehmet Balduk, yönetimin somut çalışmaları olmaması ve bundan şikayetçi olduğunu dile getirmesine rağmen, ciddi bir miktarda yardım etti. Bunlar duyduğumuz bildiğimiz şeyler.
En son olarak sezon başında ‘aday olayım mı olmayayım mı’ diye tereddüt eden Şerbetçi, 160 kilometre mesafedeki Adıyaman deplasmanının masraflarını karşılayacağını, kongreye yakın bir zamanda (!) açıkladı..

- “İyi de, sadece bu desteklerle kulüp yürümez ki..?”
Kulübe yakın olan hocalar, futbolcular, personeller ve diğer kişiler bilirler ki, bu desteğin dışında bir de gündelik önem arz eden destekler var.

Yemek yedirmeden, moral vermeden, para vermeden, bir futbolcu o tesiste kaç gün kalır? Hangi yardımsever kulübün ayakta kalabilmesi için bunların masrafları karşılamış? Ortalığı karıştırmadan, her bireyle iyi anlaşabilen kim var? Bir yandan futbolcuların aklını karıştıran taraf, kendi adamlarını (bu şahsın ismi yukarda geçti) başkan yapabilmek için kulübü yerden yere vururken, bir yandan geçen sezondan beri;
- futbolculara önemli maçlarda prim dağıtanlar,
- binlerce liralık mutfak masraflarını karşılayanlar,
- Adıyaman’dan uzak deplasman masraflarını karşılayanlar,
- maç öncesi ve sonrası özel yerlerde moral yemeği verenler,
- her maça gidenler ve futbolcuları tebrik edenler var..

Bu kişiler ne yönetimde, ne de bir devlet kurumundalar. Kendi kazandıkları parayı, memleketleri uğruna, KAHRAMANMARAŞSPOR uğruna, harcayan insanlar bunlar.


Elimizi vicdanımıza koyalım, bilinçli olalım: reklam yapmadan, ismini duyurmadan bizim saf ve temiz inancımızı paylaşan ve sahip olan insanlar var. Ortalığı önce bulandırıp da, son anda ufak bir yardım edenlerden farklı insanlar var. Hani yerel seçimlere yakın bir zaman klasik bir olay olur ya; bir belediye başkanı 4 yıl boyunca hiç birşey yapmaz, seçim vakti bir kaç mahalleye asfalt döker ve oyları kazanacağını umar.. İşte bu olay da o misal. Yine de sağolsun, kulübün paraya ihtiyacı vardı..

Haa.. Bu arada yukarda bahsettiğim K.Maraşspor’u düşünmeden bir gününü geçiremeyenler şunlar: Kubilay Doğan, Gaffar Akarca ve diğer Kahramanmaraş’ı seven ve ilerlemesini isteyen insanlar..

Ancak bu hayırsever, K.Maraş sevdalısı insanlara bir mesajım var:
“Bulunduğunuz ortama ayak uydurun. Onca emeğinizi, onca hizmetini bize ve diğer basın kuruluşlarına duyurmamız için bir fırsat tanıyın. O fırsatı tanıyın ki, destek verenlerin gönülden mi, yoksa reklam için mi verdikleri belli olsun..”

Selam ve saygılarımla,
M. İmamoğlu